Pazar, Haziran 19, 2011

Yerdeki Pırlanta

Burada duruyorum. Şu an ve son arasındaki bitmek bilmeyen o denizin üzerinde yürüyorum. Ayaklarımı öpüyor tuzlu deniz suyu ve bulutlar şefkatle başımı okşuyor ve balıklar şarkı söylüyorlar kanatlarıyla yükselip bana gülümsemeden hemen önce. Hepsi şansını deniyor ben düşüp boğulmadan önce. Fakat ben o kadar kararlıyım ki karaya oturmaya, sahile vurmuş kendimi buldurmaya. Çünkü artık kaldıramayacağımı biliyorum. Belli ki aşk için yaratılmamışım.



Yapabilirsin diyorsun: Evet yapabilirsin, tekrar eskisi kadar mutlu olabilirsin. Yapabilirsin diyorum: Evet yapabilirsin, ihtiyacım olduğunda yanımda olabilirsin.

Ah, yapabilirim. Evet, yapabilirim. Saçımdaki rüzgarı hissedebilirim seni hissetmek yerine. Uyuyabilirim toprağın elinde, senin elinde uyumak yerine. Ve eğer mutlu olacağımı düşünüyorsan, neden hala buradasın, düşmeyi isteyen benim inadıma ellerimden tutmaktasın? Bugün de kalbime yabancısın.

Herkes gülümsüyor diyorsun, ve gülümsemeleri solmuyor. Nedenini sormuyorum, çünkü ben öyle düşünmüyorum.

Anlaşılan biz birbirimizin içinde kaybolduk. Ne bu karanlık denizde kalabiliriz, ne kıyıya yüzebiliriz. Rüzgar saçlarımı uçurmadan yaşamak yeterince zor, belki biz bu aşk için yatarılmamışızdır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder